Eski zamanlardan günümüze kadar sofraların başrol oyuncusu olan mantar damaklarda bıraktığı müthiş tat ile şöhretine şöhret katıyor. Mısırlılar mantarı ‘ölümsüzlük bitkisi’ olarak adlandırıyorlar. Tedavi edici özelliği de bilinen mantar tam anlamıyla bir şifa kaynağıdır. Kimi kişiye göre tatsız tutsuz gelirken kimisi için besleyici özelliğiyle et yerine geçen bir lezzet ve aroması ile yemeği zenginleştiren bir tattır.
Mantar bakımından iklim olarak şanslıyız. Bitki gibi klorofil taşımayan ve hareket yetisi olmayan mantarların hem havada hem de tatlı suda yaşayabilme özellikleri vardır. Mantarlar yetiştirilirken nemli ortamın önemi büyüktür. Süngerimsi bir dokuya sahip olan bu canlı, tadı bakımından eti andırır. Besin değeri açısından eti aratmayan mantar vejeteryan mutfağının önemli bir parçasıdır. İklim koşulları ve flora bakımından Türkiye mantar çeşitliliğinde oldukça zengindir.
İstiridye kayın, çörek, kuzu göbeği, kestane, imparator mantarı, domalan ve posteki ülkemizde üretilen yenilebilir mantar türlerinden bazılarıdır. Türkiye ortalama 40 çeşit yenilebilen mantar türüne sahiptir ve bu mantar çeşitlerinden bazılarını yurtdışına ihraç etmektedir. Fransa ve İtalya mantar tüketimi bakımından dünyaya bakıldığında ilk sırada yer almaktadır.
Mantarı nasıl saklamak gerekir?
Mantarların saklanması 3 şekildedir. Kurutma; en sağlıklı yöntemlerden biri olan kurutma yönteminde taze mantarlar dehidre edilerek suyundan arındırılır. Kullanılcağı zaman sıcak suda bekletilir. Dondurma; derin dondurucuda saklanan mantarlar iyi bir şekilde temizlenmelidir. Yarı pişirme; yarı kavrulan mantarlar porsiyonlar şeklinde vakumlanarak saklanır. Mantar soğuk bir ortamda saklanmalıdır.
Mantardan bahsetmişken zehirli mantarları da unutmamak gerekiyor. Yenilebilenler kadar belki de daha fazla zehirli mantar türü vardır. Mantar konusunda fazla ve yeterli donanıma sahip olmayanlar, doğadan mantar toplayarak tüketime sunmamalıdır.
Bir Cevap Yaz