«
  1. Anasayfa
  2. Magazin
  3. Sevgili Aykut Oğut İle Yaptığımız Keyifli Röportaj

Sevgili Aykut Oğut İle Yaptığımız Keyifli Röportaj

aykut oğut

Aykut Oğut, aslında bir tiyatro, sinema oyuncusu ve aynı zamanda seslendirme sanatçısı. Bir yandan oyunculuğa devam etmekte olan Aykut Oğut, bir yandan da hayat koçluğu yapmakta. Birçok kişinin hayatını değiştiren ve yol gösteren Kişisel Gelişim kitaplarından; “Evrenden Torpilim Var”, “Ayna”, “Bu Egoları Şişirsek de mi Saklasak?” ve “Keşke Kadın Olsam” kitaplarının yazarı. 

Evrenle aramızı düzelten, hayata farklı ve eğlenceli bakış açılarıyla bakmamızı sağlayan, insanın yaşamla ve kendisiyle dalga geçebilmesinin hafifliğini tattıran Sevgili Yazar Aykut Oğut ile yaptığımız keyif dolu röportajımız.

1) Herkesi güzel enerjiniz ve neşenizle kendinize hayran bıraktınız. Kısa zamanda çok sayıda kişinin kalbine dokunan bu başarılı yazarı daha yakından tanıyalım istedik. Bugünümüzü yaratan geçmiş tecrübelerimiz oluyor çoğu zaman. Sizi evreni yakından tanımaya iten başlangıç noktanız neydi?

Bahsedilen, anlatılandan daha farklı bir şeylerin olduğunu hissediyordum. Anlatıldığı gibi kısıtlı, cezalandırılmalar ile dolu, öfke ve nefretin kitaplara bile yansıdığı bir anlayış bana hiç bir zaman yakın gelmemişti. Sorgulamaya başladım, daha fazla, daha geniş ne olabilir diye ve zaten siz sorgulamaya başlayınca cevaplar hemen geliyor, ben de ilk kaynaklarla tanışmaya başladım. İlk okuduğum kitap bu konularla ilgili SİMYACI kitabı oldu. O kitap elbette her şeyi açıklamıyor ama ”Evet işte, daha fazla bir şeylerin olduğu kesin” dedirtiyor.

2) Aykut Oğut güne nasıl başlıyor? Gün boyunca karşınıza çıkan zorluklarla başa çıkma ve enerjinizi yüksek tutma sırrınız nedir?

Her sabah soğuk suya atlayarak güne başlıyorum. Bir anda kendinize geliveriyorsunuz. Bir çok yoga kaynağında bunu tavsiye ediyorlar farklı nedenlerden dolayı. O nedenler beni çok ilgilendirmiyor açıkcası, ben zımba gibi güne başlayabilmek için yapıyorum. Ardından günlük kahvem gelir. Bir çok şeyden vazgeçebilirim ama sabah kahvem benim için muhteşem bir keyif. Kahvemle birlikte ya şükür egzerizlerimi yaparım ya da enerjimi yükseltecek keyifli videolar izlerim. Sonrasında ise eşimle birlikte güne güzel bir kahvaltı ile başlarız. Şimdi okuyucularımız diyebilir ki ”ohooo Aykut saat oldu 11 kardeşim, iş var güç var;))))” doğrudur. Ben sabah 6 – 6.30 gibi uyandığım için bütün bu ritüel bittiğinde saat daha yeni 8.00 olmuş oluyor. Güne başlamak için harika bir saat. Güne ve oyuna bu kadar muhteşem bir enerji ile başladığınız zaman zaten hayata karşı 1-0 önde başlıyorsunuz.

aykut oğut

“Ego bize hiç bir zaman düşman değildir.”

3) Tek başına kaleme aldığınız ve adına kitap yazdığınız ego konusuna gelirsek, bize hem dost hem düşman olan meşhur egodan kısaca bahseder misiniz?

Ego bize hiç bir zaman düşman değildir. Abuk sabuk bazı öğretiler egoyu size düşman olarak gösteriyor çünkü tam olarak ne olduğunu henüz anlayabilmiş değiller. Ego sadece kötü bir şey olarak görülürse elbette düşman olarak görmeye başlayacağız. Ego hiç bir zaman pozitif veya negatif değildir. Ego dediğimiz mekanizmayı burada iki üç cümle ile anlatamam ama şunu çok rahat söyleyebilirim. Yaşadığınız negatif şeyler bile egonun suçu değil. Ego bir öneride bulunduğu zaman – sizin aldığınız kararlar doğrultusunda bir öneride – onu dinlemeyi veya dinlememeyi seçecek olan sizlersiniz. Toplumlarda bir bireyde işimize gelmeyen her şey EGO olarak adlandırılmaya başlandı. Egoist insan, egosu yüksek vs vs.. ”Egosu yüksek” ne demek diye sorsanız doğru düzgün bir açıklama bile yapamazlar. Tek söyleyebilecekleri ”İşte ne biliyim, çok şımarık, çok ukala, çok ters” gibi açıklamalar duyacaksınız. Tamam iyi güzel, karşınızda ki insan ukala olabilir, şımarık olabilir, ters olabilir AMA bunun bire bir EGO ile ilgisi yok ki! Öyle olma kararını alan bireyin kendisi. Ego, o kararı ona her gün unutmaması için hatırlatan masum bir mekanizma o kadar. Tıpkı bir bilgisayar gibi düşünün. Eğer bilgisayara virüs girdiyse, bu bilgisayarın suçu mu yoksa garip garip bazı siteleri ziyaret eden kullanıcının suçumu? Ee şimdi siz kalkıp bilgisayarı suçlarsanız işin içinden bile çıkamazsınız.

4) Hayatımızda önemli rölü olan çekim yasasını okuyucularımız için anlatır mısınız?

Çekim yasasını değil de, çekim yasasının nasıl yanlış anlaşıldığını anlatayım size. Çünkü bu yazıyı okuyacak olan hemen hemen herkes zaten artık çekim yasasını öyle ya da böyle duymuştur zaten. Çekim yasası ”İsteyin olsun, enerji gönderin olsun.” ASLA DEĞİLDİR, BU KADARLA KALMAMAKTADIR. Bu tarz anlatan insanlar daha çekim yasasının “Ç” harifini bile anlamamış olan bir gruptur. Çekim yasasında isteyince olması sadece buz dağının üst tepeciği gibidir. Evet içinde azıvık doğruluk payı vardır ama sadece bu kadar sığ bir şekilde yola çıkarsanız hayal kırıklığına uğrayacaksınız haberiniz olsun. Eşim geçenlerde çekim yasasına yeni bir isim verdi ve bence çok yerine oturan bir isim oldu. ”Aitlik yasası” enerjisel olarak ait olduğunuz her şey AMA HER ŞEY, iyi veya kötü, mutlaka sizi gelip bulacak.

Bunu söyleyince insanlarda doğal bir soru işareti ve itiraz başlıyor ”ne yani arabam bozulsun mu istedim yani şimdi?” hayır elbette, hiç bir akıllı insan sabah yataktan kalkıp ”keşke bugün arabam bozulsun” demez AMA ”istemediğim şeyler oluyor, hep bir aksilik çıkıyor ” gibi bir türkü tutturmuşsa eğer, buna uygun olayları mıknatıs gibi etrafına çekecek hiç şüpheniz olmasın.

5) İnsanların istedikleri odağa ulaşmalarını engelleyen en önemli etken nedir?

Bağımlılık.

Bir şeyler istemek çok güzel. İstediğimiz her şeye ben oyuncaklarımız diyorum. Ev, araba, sevgili, kariyer, para, yat, kat, başarı, arkadaşlıklar vs vs listeyi sayfalarca uzatabilirsiniz. Bunları istemek çok güzel. Ben de istiyorum ve hemen hemen bir çoğu bende de var bu oyuncaklardan. AMA bakın burada çok öenmli bir AMA var. Bunların size aradığınız mutluluğu getireceğini veya içinizde hissettiğiniz eksiklik duygusunu, boşluğu kapatacağını sakın sanmayın.

Bu oyuncakları kendinizi daha mutlu, daha huzurlu, daha şöyle, daha böyle hissetmek için istiyorsanız, ELDE EDEMEME korkunuz başlayacak. Elde etmek istediklerinize bağımlılık başlayacak. Tıpkı alkol veya uyuşturucu bağımlısı gibi yaşamaya başlayacaksınız. Nasıl bir alkolik içemediği zaman tir tir titremeye başlar, işte aynı şekilde istediklerinizi elde edememe korkusu sizi öyle titretmeye başlayacak.

6) Kitaplarınızla çok sayıda insanın yaşamlarına dokunup okuyucularınızın kitabınızı okurken hem hayallerinin ve isteklerinin peşinden gitmelerine hem de yaşamlarının güzelleşmesine olanak sağlıyosunuz. Peki küçükken sizin hayaliniz neydi, şuan hayalinizi yaşıyor musunuz?

Küçükken Mimar veya Elektronik mühendisi olmak istiyordum ama daha orta – lise yıllarından vazgeçtim o sevdalardan çünkü elde edebilmek için geçemem gereken sınav silsilesi buna açıkcası değmezdi. İlk okuldan beri oyunculuk hep hayatımdaydı. Okul piyesleri, sene sonu müsamereleri derken, hobi olarak sürekli oyunculuğu yapıyordum. Sonunda lise yıllarımda bunu profesyonel olarak yapmaya karar verdim. Şu an çocukluğumda hayal ettiğim hayat kadar ve hatta daha kaliteli bir hayat yaşıyorum. Oyunculuğa bir süre ara vermiştim. Seminerler, seanslar, kitaplar derken oyunculuğa vakit kalmadı ama bu sene artık ona da vakit ayırmaya başlıyorum. Bu sene Los Angeles’ta yöneteceğim ve benim de oynayacağım bir oyun sahneliyoruz.

7) Güzel eşiniz Esra hanım yaşam koçluğu yapıyor. Eşinizle birbirinizi tamamladığınız noktalar nelerdir?

Hemen hemen her anlamda birbirimizi tamamlıyoruz diyebilirim. Esra gündüz ben gece vaziyetindeyiz. İnsanlar hep AYNI şeyleri paylaşabilecekleri bir partner arıyorlar. İyi güzel elbette o da ap ayrı bir alan ama sanırım bu sırada kendilerini çok kısıtlıyorlar. Ben eğer herşeyimizin aynı olacağı bir insan arasaydım Esra ile bir yemeğe bile çıkmazdım;))))

Esra çok yumuşak ve melek gibi bir insandır – Ben daha köşeli ve ağzına geleni söyleyen bir adamım. Esra insanlara karşı süper anlayışlı, bense daha tahammülsüzümdür. Bunlar gibi aslında FARKLIlık olarak görünebilecek çok özelliğimiz var ama bunların hepsi bir birimizi DENGELEDİĞİMİZ alanlar. Sen soruyu tamamlamak olarak sordun ama ben bütün okuyucalarımıza bir öneri de bulunmak isterim; “Sizi tamamlayacak DEĞİL, sizi dengeleyecek insanı arayın.” Sizi tamamlayacak birini aramaya başladığınız zaman, yola çıkış adımınız BEN EKSİĞİM oluyor. Halbuki denegelemek bence çok daha güzel ve huzur dolu bir tanımlama.

aykut oğut

“Sizi tamamlayacak DEĞİL, sizi dengeleyecek insanı arayın.”

8) Son olarak okuyucularınıza yaşamlarına renk katıcak küçük ipuçları vermenizi istesek neler söylersiniz?

Madde madde vereyim müsadenle;

1 – Her gün ama her gün mutlaka sizi eğlendirecek bir şey yapın.

2 – Her gün ama her gün mutlaka hayatınızda var olan şeylere şükredin. Laf olsun diye değil, gerçekten hissederek yapın bunu.

3 – Gün içinde neler hissettiğinize göz atın.

4 – Hayatı yalap şap yaşamayın. Hayatınız sizi değil, siz hayatınızı kontrol ediyor olun.

5 – Günü sonunda hiç birşeyden korkmayın, buralarda ne yaparsanız yapın, kim olursanız olun, hepimizin gideceği yer AYNI ve muhteşem.

Sevgilerimle

Aykut Oğut

Online Kadın Dergisi okuyucuları adına bu güzel ve keyifli röportaj için Aykut Oğut’a sonsuz teşekkürler…


Röportaj: Tarık Aykol – Melisa Siyon

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *